Bereket duası, bereket pirinci gibi batıl metotlardan bahsetmeyeceğiz elbette. Bazı tavır, davranış ya da karakteristik özelliklerin para ve başarı için nasıl bir tılsım yarattığını anlatacağız. Hem de yaşanmış örnekleriyle.

Türk Dil Kurumu’na göre Tılsım; Doğaüstü işler yapabileceğine inanılan GÜÇ olarak tarif ediliyor. Evet, tılsım gerçekten bir güçtür. Peki bu güç sadece alışılagelmiş inanışlarla mı elde edilir? Tabi ki hayır. Mesela; Rosa Parks.

Rosa Parks’ın hikayesini kısaca anlatalım ve ne demek istediğimizi daha iyi aktarmış olalım. Ticari bir hikaye değildir bu ama yarattığı tılsım koca bir ülkeyi yenilemiştir.

Rosa Parks, Amerika Birleşik Devletleri’nde siyahi ayrımının yoğun yapıldığı dönemde yaşayan siyahi bir kadın. Bindiği otobüste beyazlara ayrılan yerde yer bulamayan bir beyazın, siyahilere ait bölümde oturmakta olan Rosa Parks’a kalkıp kendisine yer vermesini söyler. Şoför de kalkması için ikazda bulunur ama Rosa Parks yerinden kalkmaz. Bunun üzerine tutuklanır ve hapse girer ama onun korkusuz ve kararlı duruşu o günden sonra ülkede acayip bir hareketlenmeye sebep olur. Ülke genelinde bir yıl boyunca protestolar yapılır ve sonunda bu uygulama kaldırılır.

Düşünsenize; O an belki 3 dakikalık bir yer kavgası veriliyor, tüm gözler Rosa’ya çevrilmiş, beyazlar ona dönmüş nefretle bakıyor, kendisi gibi siyahilerden ‘Tamam, uzatma da otursun şu beyaz’ diyen oluyor ama o ne olursa olsun yerinden kıpırdamıyor. 3 dakika, o an onun için 3 yüzyıl gibi yaşanıyor. Ama o kararından caymıyor, aşağılanmaya karşı bir tavır koyuyor ve Rosa o an aslında tüm ülkenin kaderini değiştirecek bir tılsım yaratıyor.

İşte bu ‘Kararlı Olma’ hali, hayatımız boyunca şahit olacağımız tılsımların kaynağında yatan en başlıca nedenlerden biri olacaktır.  Kararlılık, inandığımız şeyi yılmadan bıkmadan, dış etkenlerin tesirinde kalmadan devam ettirmek önünüzdeki bir sürü engeli yok edecek bir tılsım yaratır.

Sizce de aşağıdakiler, iş ve para dünyası dahil hayatın her alanında faydalanabileceğimiz tılsımlar değil midir?

Deneysellik

Hep yeni yollar denemek, denemekten korkmamak. Olumsuz sonuçlanmış bir deneyi ‘Başarısızlık’ olarak değil de ‘Başarıya giden yolda elenen alternatifler’ olarak adlandırmak! Bu zihniyette olmanın ne büyük tılsımlar yaratabileceğini kestirebiliyor musunuz?

Bir bilim adamı sonuca varmak için, laboratuvarında defalarca ama defalarca deney yapmaz mı?  Bunu anormal karşılıyor muyuz? Hayır. Öyleyse iş dünyasında neden anormal olsun. Bir şeyler yıllardır öyle süregeldi diye, sırf bu yüzden alttan gelen jenerasyona dayatılan sığ uygulamalar, yeni kapıların açılmasını maalesef ki sağlamıyor.

Mesela; Bir iş kurdunuz, etrafınızdan duyacağınız ilk söz genellikle ‘Allah utandırmasın’ sözü olur. Bu laf sanki iyi niyetli değil de aksine içten içe sizi kemirip bitirsin diye söylenmiş bir söz gibidir. Utanmak ya da utanmamak..! Yeni bir yatırım ya da ticari bir deneyin neden utanç duygusuyla alakası olmalı? Çünkü ülkemiz ya da bizimki gibi toplumlarda bir iş kurmak ve o işin sonucunda para kazanamıyor olmak bir deney değildir. Bu bir utanç sebebidir.

Aldırış etmeyin. Sırf kalabalık kitle sizden aksini bekliyor diye deneme yanılma yöntemiyle yeni arayışlara girmeyecekseniz, tılsımınıza temel oluşturacak etmenlerden birini yok ediyorsunuz demektir.

Fırsatçılık

Hayata fırsatçı bir gözle bakmak hiç beklemediğiniz büyük tılsımlar yaratabilir. Çoğu kişi ‘Fırsatçı’ sıfatını sevmez. Bunu aç gözlülük olarak nitelendirmeyin ve olabildiğince fırsatçı olmaya çalışın. Fırsatçı bir zihin yapısına geçiş yapabilmek için öncelikle; şanslı biri olduğunuza inanmanız gerekiyor.

Yapılan bir araştırmanın hikayesinden bahsedelim. Araştırmaya katılan deneklerle önce mülakat yapılıyor. Bu mülakat sayesinde denek kişilerden hangilerinin kendilerini ‘Şanslı’ olarak gördükleri tespit ediliyor. Sonra, deneklerin hepsine aynı gazete veriliyor ve gazeteye göz gezdirmeleri isteniyor. Gazete içerisinde bir yerde, ufak bir ilan şeklinde ‘Çok şanslısınız..! Bora Bora Adalarında 2 kişilik tatil kazandınız’ yazıyor. Tüm denekler gazeteye göz gezdirdikten sonra onları en mutlu eden yazının hangisi olduğu soruluyor. Alınan cevaplardan çıkan sonuç çok ilginç; Şanssız olduğuna inanan denekler başka haberleri örnek verirken, şanslı olduğuna inanan deneklerin hepsi bu ilanı gördüklerine çok mutlu olduklarını söylüyorlar. Şanssız olduğunu düşünenler bu ilanı hiç görmemişler bile..!

Bu deney, kişinin şanslı olduğuna inandığı zaman karşısına çıkan fırsatları görebileceğinin çok güzel bir kanıtıdır. Şansınız bugüne kadar yaver gitmemiş olsa bile bu durumu değiştirebilirsiniz. Şansınıza inanın, fırsatları görebilmeniz için gözünüzdeki perde kalksın ve böylece yeni tılsımlara hoş geldin deyin.

Kolaycılık

Sonuca kestirme yollardan varma ya da kolaylık getirme çabası, iş dünyasında ve dahi hayatın birçok alanında insanlığa çok şey katmıştır. Bill Gates bir röportajında ‘Her zaman en tembel insanları işe alırım çünkü tembeller çok karışık işleri bile en kısa yoldan yaparlar’ demiştir. Ünlü modacı Coco Chanel’in moda dünyasını sarsan yaratımlarının altında da kısmen bu çaba vardır. O dönemde kadın giyimi fazla meşakatli iken, yani elbiseler altına kat kat bir sürü şey giyilen, popoyu kabarık gösteren, koca tüylü şapkaların olduğu ağdalı ve curcuna şeklinde bir giyim tarzı modayken CoCo Chanel giyip çıkarması çok daha kolay olan tasarımlara yönelmiş, bir anda sadeleşme yaratmış ve yarattığı bu değişim tüm dünyada modern giyim tarzının başlangıcı olmuştur.

Uzaktan kumandadan asansörlere, telefondan kol saatine kadar hayatlarımızda var olan pek çok icat kolaycılığın eseri değil midir? Ekmek tekneniz olarak adlandırdığınız iş yerinizde temel ihtiyaçlarınızdan biri olacak özel bir yazılım sipariş etseniz ve bu yazılım sayesinde işlerinizin ilerleyiş hızı ivme kazansa bu harika bir tılsım olmaz mıydı? Belki de fazladan istihdam ettiğiniz elemanlara bu yazılımla ihtiyacınız kalmaz ve personel masraflarınızı düşürerek hayli kara geçecek olabilirsiniz..!